Önemli
bir iddiayı paylaşmak istiyorum. Değerli site yöneticisi böyle bir imkan
sunduğunuz için teşekkür ederim.
Son
yıllarda fırtınaların dinmediği TÜBİTAK’ta önemli projelerin kaynak kodlarının
çalındığı konuşuluyor. İddialara göre Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakan
yardımcısı Prof Davut Kavranoğlu’nun talimatı ile yeni TÜBİTAK Başkanı Prof.
Ahmet Arif Ergin tarafından aralarında kritik ve gizli projelerinde olduğu ticari
değeri yüksek pek çok projenin kaynak kod, doküman ve tasarımları kopyalanarak
kurum dışına kaçırıldı. İkili, dışarıda kendilerinin gizli ortak olduğu
şirketlere bu know-how’u aktardı.
Uzun
yıllardır kamu ve TSK’ya yönelik pek çok ileri teknoloji içeren Mayın, SAHET,
Kriptolu haberleşme cihazları, Simülasyon gibi ARGE projeleri geliştiren
TÜBİTAK; bu tür projelerin ARGE aşaması tamamlandıktan sonra projeler eğer
milli güvenliği ilgilendiren gizli projeler değilse teknoloji transferi
yapılması ve seri üretim için savunma sanayine devredilmesi hedeflenmekte ve bu
şekilde TÜBİTAK’a yeni ARGE projelerinde kullanılmak üzere ciddi şekilde maddi
kaynak sağlanması planlanmaktaydı. Ancak Bakan yardımcısı Kavranoğlu’nun yeni
bakan Fikri Işık döneminde TÜBİTAK’ı avucunun içine aldı.
Özellikle yıllardır danışmanlığını yapan ve
yurtdışı gezilerde yanından ayırmadığı Gebze Yüksek Teknoloji
Enstitüsü’nde (GYTE) rektör yardımcısı
olan Prof.Dr. Ahmet Arif Ergin’i Şubat ayında en önemli enstitüleri barındıran
TÜBİTAK BİLGEM’e başkan olarak atamasını yaptırarak etkinliğini artırdı. Şu an
araları bozuk olsa da Arif Ergin, yeni TÜBİTAK Başkanı oluncaya kadar bu ikili
kurumu sömürmeye devam etti.
Kurum
içerisinde ise bu projelerin devamının engellendiği ve Kavranoğlu’nun
şirketlerinin bu projeleri üretip pazarlama niyetinde olduğu bilinmekte. Zaman
kazanma amacıyla Başkan Yardımcısı olarak atanan Dr. Suat Genç, uzun yıllardır
TÜBİTAK’ta teknoloji transfer yönetmeliğinin çıkarılmasına engel oldu.
Teknoloji transferi yönetmeliği çıkarıldıktan sonra yandaş firmaların hızlı bir
şekilde devreye gireceğini öngören Davut Kavranoğlu ve Ahmet Arif Ergin ikilisi
hızlı davranarak bilgileri kendi şirketlerine aktardı.
“TÜBİTAK’ı özelleştirmek lazım” açıklamaları
ile gündeme gelmişti
Bilim, Sanayi ve Teknoloji eski bakanı Nihat
Ergün döneminde bakan tarafından TÜBİTAK’a müdahale etmesine izin verilmeyen
Prof. Dr. Davut Kavranoğlu, o dönemde TÜBİTAK’ı yerden yere vuran ‘’Tekstilin
Sümerbank’ı ne ise bilimin de TÜBİTAK’ı odur’’ gibi açıklamalar yapmış, çok
ciddi rahatsızlık kaynağı olmuştu. Kavranoğlu, Aralık 2012 de Star
Gazetesi’nden Fadime Özkan’a verdiği röportajda: ‘’Sümerbank kendi alanında
neyi temsil ediyorsa TÜBİTAK da bilim ve teknoloji alanında odur. ‘’ ifadelerini kullanan Kavranoğlu, ‘’Bilim ve teknoloji
alanında iddia sahibi ülkelerde TÜBİTAK benzeri kurumlar yok mu?’’ sorusuna ise ‘’Yok. Dünyanın hiçbir gelişmiş ülkesinde bu şekilde hem politika
belirleyen hem uygulayan bu tür bilim ve teknoloji kurumları yok.’’ diye yanıt veriyordu.
Oysa
Japonya, ABD, Almanya gibi teknoloji devi ülkelerde ileri teknoloji ARGE’sinin
önemli bir bölümü bizzat devlet eliyle yürütülmekte ve konsolide edilmekte.
Sadece ABD’de TÜBİTAK benzeri devletin yürüttüğü onlarca araştırma merkezi var.
Amerikan Ordusunun kendi araştırma enstitüleri var, binlerce araştırmacının
bordrosunu devlet düzenliyor. Almanya’da orta ve küçük işletmeler için ARGE
‘nin pahalı ve zor olacağını öngören devlet, KOBİ’ler için elektronik, kimya,
biyoloji gibi alanlarda sanayiinin ihtiyacına göre Frounhofer Enstitüleri’de
araştırma-geliştirme yapıyor. Bu enstitülerin sayısı 60’ın üzerinde, 20 binden
fazla araştırmacı ve mühendis buralarda çalışıyor. Kavranoğlu gibi California Institute
of Technology’de doktora yapmış bir profesörün bu gerçekleri bilmemesinin
mümkün değil ve bu açıklamalar iyi niyetten yoksun.
Hemen
getirisi olmayan, uzun vadeli çalışmalara dayanan, sabır ve emek isteyen
ARGE’nin Türkiye gibi kısa vadede yüksek kazanımlara odaklanmış özel sektörün
elinde oyuncak olacağının ayrı bir gerçek olduğu. Buna göre Türk firmaları ARGE
projelerinde bile ülkeye kalıcı teknolojik kazanımlar sağlayan araştırma
geliştirme faaliyetleri yerine ARGE tedariki yapmaktalar. Yani geliştiriyoruz
denen birçok sistemin en kritik alt bileşenleri ithal. Bu durum konuyu
amacından saptırmakta olduğu ifade edilirken bu bağlamda istatistiklere yansıyan
ARGE oranında artışta reel değil; ARGE tedariği olduğu, ülkeye kazanımını çok
az. Kavranoğlu’nun bu tam bir aymazlık örneği. ‘’Önce TÜBİTAK’ı yerden yere vur, sonra
kurumun kritik projelerinin kaynak kodları ve tasarım dokümanları gibi en
değerli kısımlarının çalınması ne ile ifade edilebilir? ‘’ Bence, Davut
Kavranoğlu ve ekibi kurumu pasifize edecek bir plan hazırladılar. Birkaç aşamalı
bu plana göre önce ‘’devlet eli ile bilim olmaz’’ denilerek kurumun itibarını
sarsarak, pasifize etmek ardından da ölü fiyatına projeleri özel sektördeki
kendi yandaş firmalarına aktararak rant
sağlanılmasının önünü açmak. Kavranoğlu, bu kadar zaman beklemeden bazı
projelerin kaynak kod ve tasarımlarını kopyaladığı da bilinmekte.
At hırsızları ne yaptıklarını bilmiyor! Hırs
gözlerini bürümüş
TSK
bünyesinde kullanılmakta olan ve sadece kripto kleransı bulunan kişiler
tarafından kullanılabilen cihazlara ait yazılımın sivillerin eline geçmesi TSK
bünyesinde ciddi rahatsızlıklara yol açacak. Ayrıca konunun rantın çok ötesinde
ülke olarak başımızı ağrıtma potansiyeli var. Çin’den füzelerinin alınmasında
yaşanan sıkıntının bir benzerinin burada olabileceği belirtildi. TÜBİTAK’ın geliştirdiği cihazlar da NATO’nun
bünyesinde kullanılan bazı protokoller kullanılmakta ve bunların NATO ve ülke
içinde sivil alanda kullanılması yasak.
Örneğin
NATO ile uyumlu cihazlarda kriptonun bel kemiğini oluşturan bazı protokoller NATO
bünyesinde geliştirilmiştir. NATO ve ülke içinde kamu dışında kullanımı
yasaktır. Siviller tarafından (kamu harici) kullanılacak cihazlarda bulunamaz.
Yine bazı kripto protokollerinin lisans hakkı ABD Ulusal Güvenlik Ajansı NSA’in
elinde. Yine bazı ses kodeklerinin lisansı
NATO’ya ait. Yıllar önce
Aselsan’ın geliştirmekte olduğu 1919 model cep telefonlarının üretimine devam
edememesinin sebebinin lisans problemleri olduğu ifade edildi.
TSK’nın
TÜBİTAK ile birlikte yürüttüğü çok gizli ve ulusal güvenliğimizi doğrudan
ilgilendiren projeler kaynak kodlarının sivil kişiler tarafından çalınması TSK
çevreleri tarafından çok yakından takip edilmektedir. Bunun en somut örneği
TSK’nın TÜBİTAK ile ortak yürüttüğü projeleri yavaşlatmasıdır.
Cumhurbaşkanı ile hemşeri, Çalışanlarının
maaşlarını ödemez
1962
yılında Rize-Gündoğdu’da doğan Davut Kavranoğlu, orta Okul ve Liseyi
İstanbul-Suadiye Lisesinde okudu. 1984 yılı yaz döneminde İstanbul Teknik Üniversitesi, Elektronik ve Haberleşme Mühendisliğinden
Fakülte ikincisi olarak mezun oldu. California Institute of Technology’de (Caltech, Pasadena, CA) 1986 yılında
Master ve 1989 yılında Doktorasını Elektronik Mühendisliği alanında tamamladı.
Doktoradan sonra Suudi Arabistan’da bulunan King Fahd University of Petroleum and
Minerals’da 1989
yılında Yardımcı Doçent, 1993 yılında Doçent oldu. 1999-2002 yılları
arasında Beykent Üniversitesi’nde, 2006-2007 yılları arasında İstanbul Ticaret Üniversitesi’nde Doçent olarak kısmi statüde görev
yaptı. Ağustos 2009’dan itibaren Yalova Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği
Bölümüne Profesör olarak atandı.
Akademik
hayatta nispeten başarılarına rağmen ticari hayattaki girişimleri başarısız
oldu. Uzun yıllar Mobil, Uydu Haberleşmesi, GPS teknolojileri ve Internet
uygulamaları konusunda teknoloji geliştiren, üreten şirketler kuran ve yöneten
Kavranoğlu, ticari hayatta pek başarılı olamadı. İstanbul Büyükşehir
Belediye’sinin sahibi olduğu Teknobil firmasına verdiği bir çok projeyi
bitiremediği ve kendi yandaşları arasında bile sevilmediği bilinmekte. Ticari
etik ve ahlakı son derece kötü sicile sahip olduğu ifade ediliyor. Hükümete
yakın birçok iş adamından para istediği biliniyor. 8 Haziran’da Ankara’yı
parsel parsel satan adam hakkında bildiklerini açıklayacağım deyip sonra vaz
geçen Bülent Arınç bile Kavranoğlu’nun açgözlülüğünden illallah etmiş birisi.
Yanında çalışan birçok personeli ile maaşları
ödemediği için davalık. Birçok kişiye ‘’ne parası benimle çalışma şansını
yakaladın ya’’ dediği biliniyor. Birçok şirket kurmuş ve batırmış,
çalışanları ile davalık olan Kavranoğlu, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakan
yardımcılığı görevinden aldığı yüksek bürokrat maaşı ile yetinmediği açık.
TÜBİTAK’taki projelerin know-how’unu satarak ya da işleterek vurgun yapma
derdinde.
Elektrikli Araç Projesi
Bütün
bunların yanında TÜBİTAK’ın 100 milyon TL bütçe ayırdığı elektrikli araç
projesine de Davut Kavranoğlu’nun el attığı biliniyor. Önümüzdeki 10 yıl içinde
elektrikli araç teknolojisi çok yaygınlaşacak ve fosil yakıtların yerine ikame
olacak. Bu anlamda bu teknolojinin ülkemize zamanında kazandırılması çok
kritik. Kavranoğlu Elektrikli Araç
projesini bizzat takip ediyor, Hintli bir Müslüman ve bir İngiliz firması ile
ortak hareket ediyorlar. Oysa teknolojinin Ar-Ge yapılarak ülkemizde kalması
gerekiyordu, Kavranoğlu bu İngiliz firmasından kritik parça ve modülleri ithal
ettirerek sanki Türkiye’de yapılıyor görüntüsü vermeye çalışıyor. Bu elektrikli
araç projesi aslında Anadolu Isuzu ve TÜBİTAK Enerji Enstitüsü konsorsiyumu,
KAMAG projesi olarak kazandı ama Kavranoğlu parayı kendine aktarmak için
projeyi iptal ettirdi. Aracı biz yapıyoruz diye lanse edecekler ancak İngiliz
firmadan alacaklar ve Kavranoğlu’nun firması üzerinde yapacaklar.
Yani
anlayacağınız TÜBİTAK’ta rant şahane!
TÜBİTAK’ta
birisi kurumun başkanı olarak, diğeri de bakan yardımcısı olarak köşeleri
tutmuşlar.
Tilkiye
kümes emanet edilmesi gibi bir şey işte.
UBE
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder