28 Temmuz 2015 Salı

Hırsızlar TÜBİTAK projelerini Ç-A-L-I-Y-O-R


Önemli bir iddiayı paylaşmak istiyorum. Değerli site yöneticisi böyle bir imkan sunduğunuz için teşekkür ederim.
Son yıllarda fırtınaların dinmediği TÜBİTAK’ta önemli projelerin kaynak kodlarının çalındığı konuşuluyor. İddialara göre Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakan yardımcısı Prof Davut Kavranoğlu’nun talimatı ile yeni TÜBİTAK Başkanı Prof. Ahmet Arif Ergin tarafından aralarında kritik ve gizli projelerinde olduğu ticari değeri yüksek pek çok projenin kaynak kod, doküman ve tasarımları kopyalanarak kurum dışına kaçırıldı. İkili, dışarıda kendilerinin gizli ortak olduğu şirketlere bu know-how’u aktardı.
Uzun yıllardır kamu ve TSK’ya yönelik pek çok ileri teknoloji içeren Mayın, SAHET, Kriptolu haberleşme cihazları, Simülasyon gibi ARGE projeleri geliştiren TÜBİTAK; bu tür projelerin ARGE aşaması tamamlandıktan sonra projeler eğer milli güvenliği ilgilendiren gizli projeler değilse teknoloji transferi yapılması ve seri üretim için savunma sanayine devredilmesi hedeflenmekte ve bu şekilde TÜBİTAK’a yeni ARGE projelerinde kullanılmak üzere ciddi şekilde maddi kaynak sağlanması planlanmaktaydı. Ancak Bakan yardımcısı Kavranoğlu’nun yeni bakan Fikri Işık döneminde TÜBİTAK’ı avucunun içine aldı.
Özellikle yıllardır danışmanlığını yapan ve yurtdışı gezilerde yanından ayırmadığı Gebze Yüksek Teknoloji Enstitüsü’nde  (GYTE) rektör yardımcısı olan Prof.Dr. Ahmet Arif Ergin’i Şubat ayında en önemli enstitüleri barındıran TÜBİTAK BİLGEM’e başkan olarak atamasını yaptırarak etkinliğini artırdı. Şu an araları bozuk olsa da Arif Ergin, yeni TÜBİTAK Başkanı oluncaya kadar bu ikili kurumu sömürmeye devam etti.
Kurum içerisinde ise bu projelerin devamının engellendiği ve Kavranoğlu’nun şirketlerinin bu projeleri üretip pazarlama niyetinde olduğu bilinmekte. Zaman kazanma amacıyla Başkan Yardımcısı olarak atanan Dr. Suat Genç, uzun yıllardır TÜBİTAK’ta teknoloji transfer yönetmeliğinin çıkarılmasına engel oldu. Teknoloji transferi yönetmeliği çıkarıldıktan sonra yandaş firmaların hızlı bir şekilde devreye gireceğini öngören Davut Kavranoğlu ve Ahmet Arif Ergin ikilisi hızlı davranarak bilgileri kendi şirketlerine aktardı.
“TÜBİTAK’ı özelleştirmek lazım” açıklamaları ile gündeme gelmişti
Bilim, Sanayi ve Teknoloji eski bakanı Nihat Ergün döneminde bakan tarafından TÜBİTAK’a müdahale etmesine izin verilmeyen Prof. Dr. Davut Kavranoğlu, o dönemde TÜBİTAK’ı yerden yere vuran  ‘’Tekstilin Sümerbank’ı ne ise bilimin de TÜBİTAK’ı odur’’ gibi açıklamalar yapmış, çok ciddi rahatsızlık kaynağı olmuştu. Kavranoğlu, Aralık 2012 de Star Gazetesi’nden Fadime Özkan’a verdiği röportajda: ‘’Sümerbank kendi alanında neyi temsil ediyorsa TÜBİTAK da bilim ve teknoloji alanında odur. ‘’ ifadelerini kullanan Kavranoğlu,  ‘’Bilim ve teknoloji alanında iddia sahibi ülkelerde TÜBİTAK benzeri kurumlar yok mu?’’ sorusuna ise ‘’Yok. Dünyanın hiçbir gelişmiş ülkesinde bu şekilde hem politika belirleyen hem uygulayan bu tür bilim ve teknoloji kurumları yok.’’ diye yanıt veriyordu.
Oysa Japonya, ABD, Almanya gibi teknoloji devi ülkelerde ileri teknoloji ARGE’sinin önemli bir bölümü bizzat devlet eliyle yürütülmekte ve konsolide edilmekte. Sadece ABD’de TÜBİTAK benzeri devletin yürüttüğü onlarca araştırma merkezi var. Amerikan Ordusunun kendi araştırma enstitüleri var, binlerce araştırmacının bordrosunu devlet düzenliyor. Almanya’da orta ve küçük işletmeler için ARGE ‘nin pahalı ve zor olacağını öngören devlet, KOBİ’ler için elektronik, kimya, biyoloji gibi alanlarda sanayiinin ihtiyacına göre Frounhofer Enstitüleri’de araştırma-geliştirme yapıyor. Bu enstitülerin sayısı 60’ın üzerinde, 20 binden fazla araştırmacı ve mühendis buralarda çalışıyor. Kavranoğlu gibi California Institute of Technology’de doktora yapmış bir profesörün bu gerçekleri bilmemesinin mümkün değil ve bu açıklamalar iyi niyetten yoksun.
Hemen getirisi olmayan, uzun vadeli çalışmalara dayanan, sabır ve emek isteyen ARGE’nin Türkiye gibi kısa vadede yüksek kazanımlara odaklanmış özel sektörün elinde oyuncak olacağının ayrı bir gerçek olduğu. Buna göre Türk firmaları ARGE projelerinde bile ülkeye kalıcı teknolojik kazanımlar sağlayan araştırma geliştirme faaliyetleri yerine ARGE tedariki yapmaktalar. Yani geliştiriyoruz denen birçok sistemin en kritik alt bileşenleri ithal. Bu durum konuyu amacından saptırmakta olduğu ifade edilirken bu bağlamda istatistiklere yansıyan ARGE oranında artışta reel değil; ARGE tedariği olduğu, ülkeye kazanımını çok az.  Kavranoğlu’nun bu tam bir aymazlık örneği. ‘’Önce TÜBİTAK’ı yerden yere vur, sonra kurumun kritik projelerinin kaynak kodları ve tasarım dokümanları gibi en değerli kısımlarının çalınması ne ile ifade edilebilir? ‘’ Bence, Davut Kavranoğlu ve ekibi kurumu pasifize edecek bir plan hazırladılar. Birkaç aşamalı bu plana göre önce ‘’devlet eli ile bilim olmaz’’ denilerek kurumun itibarını sarsarak, pasifize etmek ardından da ölü fiyatına projeleri özel sektördeki kendi yandaş firmalarına  aktararak rant sağlanılmasının önünü açmak. Kavranoğlu, bu kadar zaman beklemeden bazı projelerin kaynak kod ve tasarımlarını kopyaladığı da bilinmekte.
At hırsızları ne yaptıklarını bilmiyor! Hırs gözlerini bürümüş
TSK bünyesinde kullanılmakta olan ve sadece kripto kleransı bulunan kişiler tarafından kullanılabilen cihazlara ait yazılımın sivillerin eline geçmesi TSK bünyesinde ciddi rahatsızlıklara yol açacak. Ayrıca konunun rantın çok ötesinde ülke olarak başımızı ağrıtma potansiyeli var. Çin’den füzelerinin alınmasında yaşanan sıkıntının bir benzerinin burada olabileceği belirtildi.  TÜBİTAK’ın geliştirdiği cihazlar da NATO’nun bünyesinde kullanılan bazı protokoller kullanılmakta ve bunların NATO ve ülke içinde sivil alanda kullanılması yasak.
Örneğin NATO ile uyumlu cihazlarda kriptonun bel kemiğini oluşturan bazı protokoller NATO bünyesinde geliştirilmiştir. NATO ve ülke içinde kamu dışında kullanımı yasaktır. Siviller tarafından (kamu harici) kullanılacak cihazlarda bulunamaz. Yine bazı kripto protokollerinin lisans hakkı ABD Ulusal Güvenlik Ajansı NSA’in elinde. Yine bazı ses kodeklerinin lisansı  NATO’ya ait.  Yıllar önce Aselsan’ın geliştirmekte olduğu 1919 model cep telefonlarının üretimine devam edememesinin sebebinin lisans problemleri olduğu ifade edildi.
TSK’nın TÜBİTAK ile birlikte yürüttüğü çok gizli ve ulusal güvenliğimizi doğrudan ilgilendiren projeler kaynak kodlarının sivil kişiler tarafından çalınması TSK çevreleri tarafından çok yakından takip edilmektedir. Bunun en somut örneği TSK’nın TÜBİTAK ile ortak yürüttüğü projeleri yavaşlatmasıdır.

Cumhurbaşkanı ile hemşeri, Çalışanlarının maaşlarını ödemez
1962 yılında Rize-Gündoğdu’da doğan Davut Kavranoğlu, orta Okul ve Liseyi İstanbul-Suadiye Lisesinde okudu. 1984 yılı yaz döneminde İstanbul Teknik Üniversitesi, Elektronik ve Haberleşme Mühendisliğinden Fakülte ikincisi olarak mezun oldu. California Institute of Technology’de (Caltech, Pasadena, CA) 1986 yılında Master ve 1989 yılında Doktorasını Elektronik Mühendisliği alanında tamamladı. Doktoradan sonra Suudi Arabistan’da bulunan King Fahd University of Petroleum and Minerals’da 1989 yılında Yardımcı Doçent, 1993 yılında Doçent oldu. 1999-2002 yılları arasında Beykent Üniversitesi’nde, 2006-2007 yılları arasında İstanbul Ticaret Üniversitesi’nde Doçent olarak kısmi statüde görev yaptı.  Ağustos 2009’dan itibaren Yalova Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği Bölümüne Profesör olarak atandı.
Akademik hayatta nispeten başarılarına rağmen ticari hayattaki girişimleri başarısız oldu. Uzun yıllar Mobil, Uydu Haberleşmesi, GPS teknolojileri ve Internet uygulamaları konusunda teknoloji geliştiren, üreten şirketler kuran ve yöneten Kavranoğlu, ticari hayatta pek başarılı olamadı. İstanbul Büyükşehir Belediye’sinin sahibi olduğu Teknobil firmasına verdiği bir çok projeyi bitiremediği ve kendi yandaşları arasında bile sevilmediği bilinmekte. Ticari etik ve ahlakı son derece kötü sicile sahip olduğu ifade ediliyor. Hükümete yakın birçok iş adamından para istediği biliniyor. 8 Haziran’da Ankara’yı parsel parsel satan adam hakkında bildiklerini açıklayacağım deyip sonra vaz geçen Bülent Arınç bile Kavranoğlu’nun açgözlülüğünden illallah etmiş birisi.
 Yanında çalışan birçok personeli ile maaşları ödemediği için davalık.  Birçok kişiye ‘’ne parası benimle çalışma şansını yakaladın ya’’ dediği biliniyor. Birçok şirket kurmuş ve batırmış, çalışanları ile davalık olan Kavranoğlu, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakan yardımcılığı görevinden aldığı yüksek bürokrat maaşı ile yetinmediği açık. TÜBİTAK’taki projelerin know-how’unu satarak ya da işleterek vurgun yapma derdinde.

Elektrikli Araç Projesi
Bütün bunların yanında TÜBİTAK’ın 100 milyon TL bütçe ayırdığı elektrikli araç projesine de Davut Kavranoğlu’nun el attığı biliniyor. Önümüzdeki 10 yıl içinde elektrikli araç teknolojisi çok yaygınlaşacak ve fosil yakıtların yerine ikame olacak. Bu anlamda bu teknolojinin ülkemize zamanında kazandırılması çok kritik.  Kavranoğlu Elektrikli Araç projesini bizzat takip ediyor, Hintli bir Müslüman ve bir İngiliz firması ile ortak hareket ediyorlar. Oysa teknolojinin Ar-Ge yapılarak ülkemizde kalması gerekiyordu, Kavranoğlu bu İngiliz firmasından kritik parça ve modülleri ithal ettirerek sanki Türkiye’de yapılıyor görüntüsü vermeye çalışıyor. Bu elektrikli araç projesi aslında Anadolu Isuzu ve TÜBİTAK Enerji Enstitüsü konsorsiyumu, KAMAG projesi olarak kazandı ama Kavranoğlu parayı kendine aktarmak için projeyi iptal ettirdi. Aracı biz yapıyoruz diye lanse edecekler ancak İngiliz firmadan alacaklar ve Kavranoğlu’nun firması üzerinde yapacaklar.
Yani anlayacağınız TÜBİTAK’ta rant şahane!

TÜBİTAK’ta birisi kurumun başkanı olarak, diğeri de bakan yardımcısı olarak köşeleri tutmuşlar.

Tilkiye kümes emanet edilmesi gibi bir şey işte.

UBE



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder